İzlemeye Değer

Sinefilleri bir araya getiren sineblog!

The Shining Analizi

10 min read

Bir Stanley Kubrick yapıtı.

İkonik “Here’s Johnny!” sahnesini, filmi izleyen ya da Kubrick hayranı olan arkadaşların “Evet hatırlıyoruumm!!” nidalarını duyabiliyorum. Bugün 1980 yapımı, Türkçeye “Parıltı” olarak çevrilen ve ilk epik korkunç olmayan korku filmi olarak nitelendirilen The Shining incelemesi yapacağız.

O halde bir solukta özetine göz atalım…

Başrolde Jack Nicholson (Jack Torrance), Shelley Duvall (Wendy Torrance), Danny Lloyd (Danny Torrance)’ın oynadığı Hawk Films yapımı filmde, eski öğretmen olan ve piyasada tutunmaya çalışan işsiz yazar Jack, mevsim şartları ile her kış kapatılan Overlook otelinin kış dönemi bekçiliği için işe alınır. Fakat yine de otel müdürü tarafından uyarılır; müşteriler, çalışanlar gidip otel kapılarını kapattığında, kendisi ve ailesi tamamen tecrit edilmiş olacaktır. Fakat Jack mevcut yazınsal projesinin ancak böyle bir ortamda kendisi için tam aradığı imkanı sağlayabileceğini söyleyerek Ullman’ı temin eder.

Bundan bir kaç kış öncesinde bekçilerden biri sinir krizi geçirip (kapalı alan korkusu) tüm ailesini öldürerek intihar etmiştir. O sırada evde annesi ile olan beş yaşındaki Danyy Torrance iç güdüsel bir şekilde babasının işi aldığını ve birazdan annesini arayacağını söyler. Hayali arkadaşı Tony “MURDER” yüzünden oraya gitmemesini söyler Danny’e. Wendy bunu dikkate almaz ve bir süre sonra aile bekçilik görevini devralmak üzere Overlook’a doğru yola çıkar.

Otelin açşıbaşısı Dick Holloran (Scatman Crothers) Wendy’e mutfakları gezdirirken Danny ile telapatik iletişim kurar. Çocukla yalnız kaldıklarında onda, anneannesinin medyumluk dediği bu yeteneğin olduğunu anladığını söyler. Danny ona Tony’nin otele gitmemesi yönünde uyarısından bahsedince Halloran burada onu incitebilecek bir şeyin olmadığında ısrar eder, fakat yine de 237 numaralı odadan ne olursa olsun uzak durması gerektiğini belirtir.

İlk kar yağışıyla iletişim kanalları kesilir. Bu arada Danny otelin çeşitli yerlerinde iki gizemli kız çocuğuna rastlamaktadır. Jack ise gittikçe içine kapanmıştır ve bir gün ailesini öldürdüğü bir kabus görür. Yasaklı oda 237’ye girmiş olan Danny de mosmor olmuş bir boyunla ortalıkta dolaşmaya başlayınca, Wendy zavallı Jack’i çocuğun morluklarının sorumlusu olmakla suçlar. O esnada bir çok gerilim dolu olayın ardından, Wendy otelden kaçıp gitmeyi önerdiğinde ise Jack şiddetle buna karşı çıkar.

Yüzlerce mil uzaktaki evinde olan Halloran, Danny’nin tehlikede olduğunun farkına varır ve otelle bağlantı kurma çabaları sonuçsuz kalınca onu kurtarmak için yola çıkar. Wendy, Jack’in gittikçe artan deliliği karşısında kendisini savunmak zorunda kalır. Danny “REDRUM” ‘ un anlamını bulurken Wendy’de Jack’i bayıltır ve gıda depolarından birine kilitler. Fakat sonrasında dış dünyayla bağlantılarının tamamen kesildiğini anlar. Kilitli odadan (Grady tarafından) salıverilen ve artık tamamen aklını yitirmiş olan Jack kaldıkları daireye bir baltayla dalar. Bu sırada Wendy Danny’yi bir banyo penceresinden dışarı çıkarır fakat kendisi kurtulamaz.

Banyo kapısını baltalayan Jack bir snowcat’in (kar temizleme aracı) yaklaşmakta olan sesini duyarak Wendy’yi köşeye sıkıştırma girişiminden vazgeçer ve lobiye girerken Halloran’ı tuzağa düşürüp baltasıyla öldürür. O esnada Wendy ve Danny izlerini kaybettirerek bir şekilde kaçmayı başarırlar; ve Jack Danyy’yi aramak yakalamak için girdiği labirentte donarak ölür.

Teknik açıdan The Shining

Stephen King’in “Aynı” adlı kitabının uyarlaması olarak bilinen bu filmin aslında kitabı okuyanların da bileceği gibi kitapla fikir esinlenmesi harici iyi midir kötümüdür bilinmez ama pek bir benzerlik yoktur. Hatta The Shining’i The Shining yapan çoğu unsur sonradan eklenmiştir. Kubrick, King’ in yazdığı senaryoyu hem okumayı hem de King’i yardımcı yazar olarak filme dahil etmeyi reddeder. Ve dediğimiz gibi romana körü körüne bağlı kalmak yerine onu sadece bir çıkış noktası olarak kabul etmiştir. Bu metot daha öncesinde de uyguladığı bir metotdur. Kendi kendine uygun noktayı bulabilmek adına yüzlerce kitap okur, bir çok araştırma yapar; fakat konumuz Kubrick değil ama ilgilisine ve meraklısına tavsiyem “Kubrick’s Box” yani “Kubrick’in Kutuları” adlı belgeselde bu ve daha bir çok huyunun, suyunun ve metodunun tadına varabilirsiniz.

Labirentin içinde donarak ölen Jack.

Bir türlü sabitlenmeyen The Shining senaryosu

Senaryo yazım süreci tamamlanıp, 2001: A Space Odyssey adlı filminden bu yana ilk kez stüdyo yapımı bir film projesine girişiyordu. 1 Mayıs 1978’de çekimlere başladığında kimse bu kadar uzun süreceğini düşünmüyordu. Koca beş yıl sürmüştü bir film. Dile kolay. Tabii senaryo yazılmıştı yazılmasına fakat her gün bir yeri değişiyordu; Jack Nicholson artık sete geldiğinde senaryoya bakmadan “Değişiklik var mı?” diyordu asistanlara. Overlook balosunun ışıklandırması dolayısıyla bedenen iskeletimsi bir yapısı olan Lloyd sahiden gerçek miydi? Peki ya 237 numaralı odadaki kadın? Veya eski bekçi Grady? Diane Johnson çekimler başlamadan New York Times‘ a verdiği demeçte şöyle demişti: “Bu hayaletlerin gerçekten hayalet mi, yoksa kişilerin hayal güçlerinin bir ürünü mü olduğuna karar vermeliydik. Stanley yolun başında ne tür hayaletler istediğini bilmiyordu ama izleyiciler filmin sonunda bunu anlayacaklar.” Bu gibi bir çok kararsızlık nedeniyle 146 dakikalık film kesilerek önce 144 ardından 120 dakikaya indirilmiştir. Kesilmeyen orjinal hali ise hala bazı sitelerde mevcut arkadaşlar.

1980, Stanley Kubrick ve Shelley Duvall.

Kubrick, konuşması, hareketleri ve genel yapı itibariyle “eksantrik özelliği” dediği şeye hayran kaldıktan sonra ‘Wendy’ için Shelley Duvall’ı seçti. Duvall uzun süren çekim aşamısı surasında en çok, kendisinden sürekli şekilde bir paranoya ve histeri halini muhafaza etmesinin istenmesinden muzdaripti. Shelly Duvall bir röportajında stresden saçlarının döküldüğünü söylemiştir. Jack’in banyo kapısını baltaladığı sahnede istenilene ulaşmak için 60 kapı kırıldığı yönünde efsanelerde vardır.

E tabii herkes tanımıyor o zamanlar Stanley’i…

Halloran isimli aşçıbaşısı rolü için seçilmeden önce Stanley Kubrick adını hiç duymamıştı bile. Sanıyoruz ki bu bir yönetmen açısından oldukça travmatik olurdu… Scatman Crothers’ın şarkıcı, dansçı ve aktör olarak uzun bir kariyeri mevcuttu. Aktör Stanley hakkında daha sonra şöyle demiştir: ” Bir kar arabasından çıkıp yolun karşısına doğru yürümem gerekiyordu. Diyalog falan yok. Tam 40 çekim… Her seferinde farklı bir şey istiyor ve istediğini alana kadar da rahat etmiyor.” Crothers burada övdün mü gömdün mü anlamak zor doğrusu… 🙂

Oteli mesken tutmuşlar…

Danny Torrance karakterinin oyuncusunun seçimi bile yaklaşık 6 ay sürmüş. Filmin yapım aşamasındaki diğer bir önemli nokta Overlook otelinin görünümü meselesiydi. Bina halihazırda Oregon’da bulunan bir otelin fotoğraflarından yola çıkılarak yeniden inşa edildi ve 11 ay boyunca bütün otel yapılmış bir şekilde Elstree Stüdyoları’na emanet edildi. Yaniiii ışıklarından dekoruna kadar 5 yıl o sahne orada kaldı arkadaşlar. Ve alışılmadık diğer bir durumda, filmin sahne sırasına göre çekimidir. Bilmeyenler için söylemek gerekirse bir odaya girilir ve o odada geçen bütün sahneler çekilir, bir sonraki mekana geçilir fakat; burada aksine sahne sırasıyla kronik bir şekilde adeta bir bedevi hayatı sürercesine çekimler gerçekleştirilmiştir. Stüdyo setini daha da gerçekçi kılan unsur artık Kubrick’in devamlı iş arkadaşı haline gelen görüntü yönetmeni John Alcott tarafından tasarlanan o muazzam ışıklandırmalar diyebliriz. Otelin devasa lobisinden içeri süzülen gün ışığı görevini gören ve günün farklı saatlerinin etkisini verebilmesi için dönme özelliğine sahip 860 adet 1000 Watt gücünde spot kontrol ediliyordu.

Adamlar icatlarını kullanabilmek için dekor değiştiriyor…

Filmin en çok tartışılan özelliklerinden biri de tasarımcısı ve mucidi Garrett Brownn’ın bizzat idare ettiği ve o zamanlar daha yeni yeni geliştirilen Steadicam‘ ın (Sehpasız kullanılan kameranın sarsılmaması için yapılmış özel araç.) Brown bu yenilikçi donanımla ilerleyen zamanlarda Oscar’ a layık görülecekti, tabii şuan bu araç otelin keskin koridorları ve daha sonra karla kaplı labirentte Danny’nin peşinden gelen bu akıcı kameranın çıkardığı iş filme tamamen bir gerilim havası kattıyor. Üstelik aslında kitapta otelin ön bahçesinde varlığı söz konusu olan golf sahası yerine bir labirent inşaasına karar verildi. Labirentin tasarımı bittikten sonra steadicam’ın kullanılabilmesi için labirentin tekrar tasarlanmasına karar verilip, değişikliğe gidildi.

Filmin kitaptan farklılıklarına bir başka örnek de yasaklı odanın numarası King’in kitabında 217 olmasına ve otelde 217 numaralı bir oda olmasına rağmen, bu numarayı otelde bulunmayan 237 numarayla değiştirmiştir. Romanla ayrı düşen diğer bir nokta ise, romanda yer alan kırmızı wolksvagen’in filmdeki bir sahnede arka planda bir tır kazası ve bu tırın altında ezilmiş bir kırmızı wolksvagen vardır.

Etnik desenlerden bir örnek.

Filmin her sahnesinde rastlayabildiğimiz etnik esintiler ve kızılderili motifleri, hatta bir kızılderili mezarlığı bulunur. Bu kızılderili mezarlığının üzerine kurulan bir medeniyeti simgeler. (ki bu da kitapta yoktur.) Ve bu evde bir beyaz adam yaşar. Cinnet anında karısını öldürmekten vazgeçip ilk olarak Halloran’ı öldürür. Yaniii ilk olarak kızılderilinin infazı, beyaz erkeğin üstünlüğü vurgulanır. Bununla bağlantılı olarak kitapta balta yoktur, golf sopası vardır. Balta kızılderili simgesidir ve kapıyı baltalama sahnesinde kamera Jack’i değil baltanın hareketlerini takip eder. Ve gene filmde sıkça kullanılan kırmızı renk ve tonları söz konusudur. Kırmızı, rasyonel olana ait bir renk değildir.

Etnik desenlere diğer bir örnek.

The Shining : Etniğe saldırı mı? Etniğe uyarı mı?

Filmin başında çalan müziğin yazarı papa büyük Gregor’a göre yazarı Tanrı’dır. Ve bu müzik bir çok yerde kullanılan bir müziktir. Müziğin verdiği ana duygu kıyamet günüdür. Yani geçmişte yapılan hatalar, pişmanlıklar ile ilgilidir ve yüzleşme günüdür müziğin ifadesi. Ve filmin sonunda 4 Temmuz 1921 Overlook Otel’i Balosu fotoğrafında yaklaşınca en önde Jack’i görürüz. Bu da bize geçmişten gelen bir ruh mudur Jack Torrance ? Bir karma söz konusu olabilir mi ? Ve ufak bir ayrıntı: balo fotoğrafında tek bir siyahi bile göremeyiz.

The Shining’in İngiltere’de gösterime girişini gündeme getirmek için BBC’de yayınlanmasına rağmen bu yönde etkisi çok az oldu. 1996’da yalan yanlış bir şekilde Sunday Times’da psikolojik belgesele dayandırılmıştır. Çekimlerin bitimine yakın Şubat 1979’da çıkan bir yangın dolayısıyla büyük set tahrip olunca 100.000 poundluk bir maliyete setin yeniden inşa edilmesinde ısrar etti. Film 46 haftalık çekimden ve 12 ay süren kurgu ve dublaj aşamalarından sonra, nihayet Nisan ayında hazır hale geldi.

Ufaktan müziğe değinecek olursak eğer Stainforth kimi durumlarda kurgucu Ray Lovejoy’dan sahnelerde bazı değişiklikler yapmasını, hatta müziği yeniden düzenlemenin elverişsiz ollduğu veya kabul edilemez olduğu durumlarda sadece iki veya üç karenin çıkartılması veya eklenmesi gibi çok ince denebilecek ayarlar yapmasını istedi.


Peki film gösteriminden sonra eleştiriler nasıldı?

Şaşırtıcı bir şekilde, film ilk gösterime girişinde başta İngiliz ulusal basını olmak üzere eleştirmenler tarafından hiç de hoş karşılanmadı. Daily Star “Yılın en fos çıkan olayı! Korkutucu bile değil.” diye başlık atarak filme hiç değer vermedi. Bir de eleştiriyi Kubrick’in ağzından duymak isterseniz Mayıs 1980’de Newsweek’e verdiği bir röportajda “İnsanın doğasında yanlış olan bir şey var. Şeytansı bir yanı var. Korku hikayelerinin yapabileceği şeylerden biri de doğrudan yüzleşmeksizin bu karanlık yüzü bize yansıtmasıdır.” der ve analizi şu teoriyle devam ettirir: “Bir hayaletten korkabiliyorsan, o halde bir hayaletin var olduğuna inanıyor olman gerek. Ve eğer bir hayalet varsa, o zaman bilinçsizlik hali her şeyin sonu olmayabilir.” der.


Oldukça düşük tansiyonlu olan ve korkutucu olmayan korku filmi diye nitelendirilen bu film hakkında siz ne düşünüyorsunuz ?

Diğer film incelemelerimize buradan göz atabilirsiniz.

Yazar Hakkında

1 thought on “The Shining Analizi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İzlemeye Değer © Tüm hakları saklıdır ve tüm yazılardan yazarları sorumludur. | Newsphere by AF themes.