Pozitia Copilului (Çocuk Pozu) Film İnceleme
4 min read
2013 yılında Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ve FIPRESCI ödülleriyle dönen Pozitia Copilului, son yıllarda yükselişe geçen Romanya sinemasının iyi örneklerinden biri.
Ana hikayesi bir trafik kazası sonucu bir çocuğun ölümüne sebep olmuş otuzlu yaşlardaki oğlu Barbu’yu aklamak için elinden geleni ardına koymayan Cornelia’nın yaptıkları olan Pozitia Copilului, hikayeyi ele alış biçimiyle seyircilere güçlü bir politik ve toplumsal eleştiri sunuyor.
Melek Olmayan Anneler
İlk iki sekansta ana karakterimiz Cornelia’nın iki temel özelliğini görüyoruz. Kendisi, oğluna kafayı takmış bir anne ve üst sınıf bir burjuva. Cornelia hakkında bilmemiz gerekenler bu iki bilgiden fazlası değil. Kazanın öğrenildiği sahneye kadar izlediklerimiz de Cornelia hakkında yeni şeyler söylemektense oğluyla arasındaki uzak ilişki ve yaşadığı burjuva hayata dair fikirlerimizi derinleştirmeye yarıyor.
Cornelia bir tiyatro oyunu izlerken kız kardeşi onu dışarı çağırıyor. Barbu’nun geçirdiği kazadan, kendisinin iyi olduğundan ama bir çocuğu öldürdüğünden bahsediyor. Apar topar karakola gidiyorlar. Tanıdıkların arandığı telefon trafiği daha karakola varmadan başlıyor, Barbu’nun ceza almaması için birileri araya girmeli.
Karakola vardıklarında Cornelia Barbu’nun polise verdiği ifadeyi inceliyor. Hız sınırı saatte 120 kilometre olan bir yolda, 140 ile giden bir arabayı sollayan Barbu, yan şeritte yola fırlayan bir çocuğa çarpıp ölümüne sebep olmuş. Cornelia Barbu’nun ifadesini değiştirip 110 ile gittiğini yazıyor. Burada polis memurlarının Cornelia’dan rahatsız olduğunu, yalan ifade vermenin kötülüğünü Barbu’ya anlatmaya çalıştıklarını görüyoruz. Ancak ertesi gün işler böyle devam etmeyecek.
Karakoldan eve gelindiğinde Cornelia ve Barbu arasında, oğlanın kaçtığı annenin kovaladığı ilişkiyi ilk kez gözlerimizle görüyoruz. Öncesinde şahit olduklarımız, Cornelia’nın üçüncü kişileri araya sokarak Barbu hakkında bilgi edinmesiydi. Bir yanda oğluna özgür bir alan açmayı becerememiş, sürekli ensesinde onu gözleyen bir anne olan Cornelia; bir yanda annesiyle girdiği her temastan koşarak kaçan, yine de ona ihtiyacı olan Barbu.
Ertesi sabah Cornelia karakola gidiyor ve polis memurların tavrından Barbu’nun ifadesine her şeyi Cornelia’nın istediği gibi buluyoruz. Derken kamera yine Cornelia ve Barbu arasındaki problemli anne- çocuk ilişkisine, sonra tekrar burjuva- devlet ortaklığına dönüyor. Sahneler arası bu geçişlerle seyirciler olarak Pozitia Copilului izlerken filmin, problemli aile ilişkilerinden yola çıkan bir devlet- toplum eleştirisi olduğunu anlıyoruz.
Masumca değerlendirmek istersek Cornelia, oğlu için her şeyi yapabilecek bir anne. Ancak aynı zamanda oğlunun verdiği resmi ifadeyi değiştiren, hatta ceza almaması için tanıkların ve kurbanların ifadelerini değiştirmeye çalışan biri. Son sahnede, kazada ölen çocuğun ailesiyle konuşurken ağlıyor Cornelia. Bana göre film bu noktada dökülen gözyaşlarının rol mü gerçek mi olduğu sorusunu cevapsız bırakıyor. Yorum izleyiciye kalmış. Timsah gözyaşları ihtimali bile Cornelia’yı cenneti ayaklarının altına sermiş anne idealinden epey uzaklara götürüyor. Pozitia Copilului dünyasındaki annemiz Cornelia, üzgünüm bir melek değil.
Sansasyon Yaratan Pozitia Copilului Dünyası
Her filmde bazı seçimler öne çıkar. Bana göre Pozitia Copilului için en başarılı tercihlerden ikisi oyuncu seçimi ve kamera kullanımı. Çoğumuzun 4 Months, 3 Weeks and 2 Days‘den tanıdığı Laura Visiliu, Cornelia rolünde adeta ışıldıyor. Güçlü ve baskıcı anne karakterini çok iyi yansıttığını düşündüğüm Cornelia karakterinin etkisini aynı şekilde Bogdan Dumitrache’nin canlandırdığı Barbu karakterinde de görüyoruz.
Bol Emmy ödüllü HBO dizisi Succession‘ı izlediyseniz Pozitia Copilului‘daki kamera kullanımı size bir yerlerden tanıdık gelecek. Sürekli hareket eden, önemli anlarda uzak çekimlerden yakın çekimlere ani geçişler ya da tam tersini yapan bu görece yeni kamera kullanım stillerine alışmak biraz zaman alabilir. Kimi kişilerin midesini bulandıran ya da başını döndüren bu kullanım aslında bize bir yerlerden tanıdık gelmeli.
Estetik olarak bir magazin haberi anlatıyormuş gibi hareket eden kamera film boyunca bize izlediğimiz olayın gizli ve hatta yasak bir şey olduğunu hatırlatıyor. Böylece Cornelia’nın yaptıklarını hiçbir zaman oğlu için her şeyi göze almış bir anne melodramı şeklinde görmüyoruz. Aksine neredeyse her an Cornelia’nın böyle üzücü bir olayı oğluyla yakınlaşmak için kullandığını, ve hatta bunun bir yolsuzluk olduğunu hissediyoruz.
Diğer film incelemelerimize buradan göz atabilirsiniz.