I Lost My Body – Analiz “Eksilirken Büyümek”
5 min readMerhabalar,
Bu yazıda sizlere son zamanlarda sinema dünyasında ismini çokça duyuran, kült animasyon yapımlar arasına girmeye aday olmuş “I Lost My Body” filminden bahsedeceğim. Animasyon yapımların derinliği ve ciddiyeti için genel bir tabu yıkıcı olan bu filmin, önemli gördüğüm notlarını ve detaylarını sizlere sunmaya çalışacağım.
Film, Naoufel’in çocukken babasıyla yaşadığı bir diyaloğu izleyiciye sunması ile başlıyor. Bu diyalog, sinek yakalamanın püf noktaları üzerine kurulu olup, babasının Naoufel’e bu işi öğretmesini göstererek devam ediyor. Naoufel’in çocukluğundaki anılarına ait olan geri dönüş sahneleri, film boyunca bize eşlik eden zaman noktalarından bir tanesini oluşturuyor. Bu anılarda Naoufel, idealist, büyüyünce piyanist ve astronot olmayı hayal eden, entellektüel bir ailenin çocuğu olarak karşımıza çıkıyor. Bu anıların neredeyse tamamını sağ el perspektifinden ya da Naoufel’in sağ eli ile ilişkili bir biçimde olduğunu görüyoruz. Bu da aslında bize Naoufel’in sağ elinin, onun geçmişini, hayallerini ve ideallerini temsil ettiğini gösteriyor.
İkinci bir zaman noktası ise, Naoufel’in kopmuş sağ elinin, kaotik bir şehrin içerisinde bedenini bulmaya çalışırken ki maceraları oluyor. Bu süreçte birçok mücadele vermek zorunda kalan fantastik kesik el, hiçbir zorluğa boyun eğmeden istikrarlı bir şekilde bedenini aramaya devam ediyor. Bazen uyuyan bir bebeğin elini tutarak huzur bulurken bazen ise hayatta kalmak için savaşmak zorunda kalıyor. Bu da aslında Naoufel’in geçmişte yarattığı değerlerin onun için ne kadar derin olduğunu bize gösteriyor olabilir. Kesik elin sinekler ile olan mücadelesi ise dikkat çekici unsurlardan biri olarak karşımıza çıkyor. Sinek, genel olarak ölü ve leş üzerine gitmeye meğilli bir böcektir. Bu noktada sineğin, elin üzerine sürekli konmaya çalışmasına ait izlediğimiz sahneler ile birlikte bu metafor aslında Naoufel’in ölmeye başlamış veya çürümüş ideal ve hayallerini temsil ediyor olabilir.
Diğer bir zaman noktası ise Naoufel’in pizza dağıtan bir kuryelik yaptığı ve hatta bunu da başarısız bir biçimde yaptığı dönem. Bu noktadaki gözümüze çarpan detaylardan birisi, Gabrielle karakterinin, Naoufel’in kaza yaptğını öğrendikten sonraki tepkisi oluyor. Naoufel, kaza yaptıktan sonra pizzanın kötü bir durumda olduğunu Gabrielle’e ifade etmeye çalışırken, Gabrielle pizzanın durumunu değil, onun sağlığının iyi olup olmadığını merak ettiğini söyler ve Naoufel bu tepki karşısında heyecanını gizleyemez. Bu kısımda Naoufel’in uzun süredir kendini değersiz ve yalnız hissettiğini anlıyoruz. Hiç tanımadığı birinin onun durumunu merak etmesi, onun içinde bir şeylerin tekrar alev almasını sağlar. Bu bence filmin kırılma noktalarından birisini temsil ediyor. Bu sahneden sonra Naoufel, monoton giden hayatının duvarlarını yıkar ve onu tekrar hayata döndüren bu kızı daha yakından tanımak için bir sürü yol dener. İkilinin arasındaki ilişki, Naoufel’in ona gerçek hislerini ve amacını dürüst bir şekilde söyleyememesi üzerine, onu kaybetmesi ile sonlanır. Burada çıkarılabilecek noktalardan birisi, Naoufel’in travmatik geçmişi yüzünden özgüveninin ve kendine verdiği değerin düşük olduğu, bununla birlikte geleceğe olan inancının kaybedildiği olabilir. Süreç içerisinde ise sonunda başarılı olabileceğini fark ettiği marangozluk işi ve Gabrielle’e olan hisleri sayesinde bu kavramları yeniden kazanmaya başladığını görürüz.
Naoufel’in çocukluğunda kaydettiği kasetleri özenle saklaması onun geçmişe ne denli takılı kaldığını bize gösteriyor. Elini kaybettiği günden sonraki dönemde, ailesini kaybetmesine sebep olan, kaza anında kaydettiği kasedi tekrar tekrar dinlemesi bunu ispatlar nitelikte oluyor. Naoufel ilk başta Gabrielle’i, peşinden de kaza sonucu elini kaybetmesi üzerine ikinci bir kırılma noktası yaşar. Naoufel artık hayatı adına risk alabileceğini ve geçmiş ile gelecek arasında bir karar vermesi gerektiğini fark eder. Bulunduğu çatıdan vincin üzerine zıplamaya karar verdiği sahne aslında tam olarak bu kırılmayı ifade eder. Çatı ile vincin arasındaki mesafenin yüksek olması, onun bu eylemde ölümü bile göze alabildiğini gösteriyor. İntihar bile sayılabilecek bu harekette, Naoufel, film boyunca yapmadığı şeyi yapıp, hayatını kontrol eden ipleri eline alarak çatıdan vince atlar ve başarılı olur.
Bunun sonucunda ise onu film boyunca ilk defa mutlu, özgür ve özgüvenli bir ifade ile görürüz. Bu noktadaki arka planda ise önemli detaylar bize eşlik eder. Diğer zaman noktalarında, Gabrielle, Naoufel konusunda umutsuzluğa düştüğünde, kesik el ona çatıya yönlendirecek ipucunu gösterir ve Gabrielle’in çatıya ulaşmasını, çatıda yerde bırakılan kayıt cihazından son ses kaydını dinlemesini sağlar. Aynı zaman içerisinde kesik el, Gabrielle ile birlikte son defa çatıda bulunur ve Naoufel’in geçmiş yaşamını temsil eden detaylar artık o çatıda toplanmıştır. Kesik el, onun ideal ve hayallerini temsil ederken, kayıt cihazı onun bir türlü aşamadığı travmatik deneyimlerini, Gabrielle ise yaptığı seçimlerin sonuçlarını temsil eder. Tüm bunların sonucunda ise Naoufel vince zıplayarak, kendini geride tutan tüm bu unsurları çatının üzerinde bırakır ve tamamen kendisine ait olan yeni bir gelecek için hayatına devam eder. Evet bir elini kaybetmiştir ama artık geleceğine ait olan ipleri, tek eliyle de olsa daha sağlam bir şekilde tutabilecektir.
Dipnot: Filmin müzikleri için ise ayrı bir inceleme yazısı gerektiğini düşünüyorum. Tamamen bir hayalin içindeymiş gibi hissetttiren bu albümü kesinlikle dinlemenizi tavsiye ediyorum.
Teşekkürler, sevgilerle.