Fanny Lye Deliver’d İnceleme (2019) Film Tanıtımı
2 min read
Tarantino filmlerindeki anlatıya hayran birisi gelip ‘’bana bir film öner, hem konvansiyonel sinema temposuna ve hem de arthouse biçimciliğine sahip olsun’’ dese hiç şüphesiz önerim Thomas Clay’in üçüncü uzun metraj filmi olan “Fanny’nin Yepyeni Hayatı” (Fanny Lye Deliver’d İnceleme) olurdu.
Pandemi gölgesinde geçen 2020’de arthouse film festivalleri de olağanüstü durumdan payını aldı ve film gösterimleri online platformlara taşındı. İKSV’nin çevrimiçi gösterim programında izlediğimiz ve festivalin en gözde filmlerinden biri olan Fanny Lye Deliver’d 17.yüzyıl İngiltere’sinde geçen, tansiyonu yüksek ve tabiri caizse ‘’bul karayı al parayı’’ seviyesinde ters köşe yapan anlatıya sahip. Aile saadetiyle çiftlikte yaşayan Lye ailesinin davetsiz misafirlerini Fanny’nin şefkati ile kabul etmesiyle başlayan anlatının temposu beklenmedik ihanet ile yükselir. Yükselen tempo film sonuna kadar izleyicileri dehşete düşürecek bir dizi olayla devam edecektir.
Tepeden tırnağa İngiliz film estetiğine sahip olan film, western film öğretileriyle başarıyla harmanlanmış ve pastoral biçimcilik kusursuz sinematografi ile desteklenmiş. Öte yandan GoT izleyicilerinin Tywin Lannister rolüyle anımsayacağı Charles Dance’in ödüle layık performansı da filmi izlemeye değer kılıyor.
Filmi izlerken bizi rahatsız eden iki konu; filmdeki fütursuzca kullanılan kamera açıları ve konvansiyonel korku filmlerinde tansiyonu artırmak için kullanılan müzikler oldu. Eğreti duran bu seçimler zaman zaman saç baş yoldursa da günümüzde de benzer şekilde tartışmaya devam ettiğimiz toplumdaki cinsiyet rolleri ve yozlaşmış dini anlatının dönemsel eleştirisi filmi izlemeye devam etmemize destek oldu.
Fanny Lye Deliver’d İnceleme