EMMA. (2020) Film Eleştirisi
4 min read
2020 yapımı Emma. ( Evet filmin isminin sonunda nokta var. ) Jane Austen’ın aynı isimli romanından uyarlama bir dönem filmi. Austen romanları sık sık sinemaya uyarlanan bir yazar. Emma da Austen furyasından nasibini almış bir kitap. Kendisi daha önce defalarca ekrana uyarlanmış bir eser. 2020 adaptasyonunda ise yönetmen koltuğunda ilk uzun metrajını çeken Autumn de Wilde’ı görüyoruz. Baş rolde ise son dönemde Queen’s Gambit ile yıldızı parlayan Anya Taylor-Joy var. Peki bu yeni adaptasyon izlemeye değer mi? Yoksa son zamanlarda görmeye başladığımız ‘klasik kitapları tekrardan sinemaya uyarlama’ trendinin ortalama ürünlerinden biri mi?

Filmin Konusu:
Filmimiz varlıklı Emma Woodhouse’ın hayatını anlatıyor. Evlenmemeye karar vermiş Emma’nın en büyük eğlencesi etrafındaki insanlara çöpçatanlık yapmaktır. Hatta yakın zamanda kendi özel hocasıyla birini evlendirmeyi başarmıştır. Yakın arkadaşı Bay Knightley ( Johnny Flynn ) Emma’nın burnunu başkalarının işine sokmasından hoşlanmaz ve her fırsatta bunu belirtir. Emma ise Bay Knightley’in uyarılını dikkate almaz. Şimdiki amacı ise yeni tanıştığı şirin ama fakir Harriet’i ( Mia Goth ) mahalle papazı Bay Elton’la ( Josh O’Connor ) evlendirmektir. Fakat bu sefer işler beklediği gibi gitmez ve Emma kendini zor bir durumda bulur.
Bir Fotoğrafçının Gözünden İngiliz Naipliği Dönemi:
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Emma. Autumn de Wilde’in ilk uzun metrajı. Fakat kendisi uzun yıllar profesyonel fotoğrafçılık yapmış bir isim. Kazandığı deneyimin izlerini görmek için filmin herhangi bir karesine bakmanız yetiyor. Kompozisyon olsun, ışık kullanımı olsun, filmin her sahnesini bir tablo olarak görmek mümkün. De Wilde bu kadarla da kalmamış, set dekoru ve oyuncuların kostümlerine de ciddi bir titizlikle yaklaşmış. Dönem filmlerinin en büyük sıkıntısı, anlatmaya çalıştığı dönemi görüntü olarak çok iyi yansıtamaması. Bir dönem filminin kostümlerinin tarihi gerçekçiliğe tamamen uymasına gerek yok. Hikayenin gidişatına göre veya stilistik bir seçim olarak dönemin kurallarını başarıyla esneten bir çok film mevcut. ( ör: Anna Karenina, Moulin Rouge ) Fakat bazen öyle filmler oluyor ki, görsel olarak dönemi yansıtamadığı için film sönük kalıyor. Bunun sebebi bazen yetersiz araştırma bazen de filmin bütçesinin yeterli olmamasından kaynaklanıyor. Jane Austen’ın bütün hikayelerinde mekan ve zaman çok önemliydi. Bunun farkında olan yönetmenimiz De Wilde bu noktalara özellikle hassasiyet gösteriyor. Filmin genelinde gördüğümüz pastel renk paleti ise filme masalsı bir hava katıyor. Zaman zaman Wes Anderson’ın filmlerini andıran komposizyonlar ise filmi izlemeyi daha zevkli kılıyor.
Anya Taylor-Joy ve Sevilmesi Zor Karakteri Emma Woodhouse:
Baş karakterimiz Emma ile ilgili en önemli yorumlardan birini “kendim dışında kimsenin sevmeyeceği bir ana karakter yarattım” diyerek Jane Austen kendisi yapmış. Gerçekten de Emma Woodhouse alışık olduğumuz ana karakterlerden biri değil. Emma filmin başında şımarık ve bencil tavırlar sergiliyor. Her zaman haklı olduğundan emin ve arkadaşlarının özel hayatlarına kendi eğlencesi için karışmayı seviyor. Haliyle başlarda sevmesi zor bir karakter. Zaten filmin ilk yarısı boyunca Emma’nın kendi karakterinden çok etrafındakilere yaptıklarını izliyoruz. Ne zaman ki Emma’nın planları suya düşüyor işte o zaman karakterindeki değişimi izlemeye başlıyoruz. Anya Taylor-Joy, Emma’nın karakterindeki değişimi ustalıkla yansıtıyor. Austen’ın öbür kadın karakterlerine benzemeyen Emma’yı sevilebilir ve samimi bir hale sokuyor.
Emma. ( 2020 ) İzlemeye Değer mi?
Austen’ın orijinal romanı dönem hakkında ince eleştiriler de vermeyi vaat eden bir hikayeydi. Zengin kesimin tavırları ve evliliğin arkasındaki ekonomik sebepleri ince bir dille anlatıyordu. Çoğu adaptasyonda olduğu gibi bu film de bu mesajların hepsini seyirciye aktaramıyor. Onun yerine mizahi ögelere yüklenerek zaman zaman sitcom seviyesine kaçabilecek eğlenceli sahnelere yer veriyor. Özetlemek gerekirse De Wilde’ın filmi estetik kadrajları ve güzel oyunculukları dışında çok da hırslı olmayan bir adaptasyon. Kendini önceki uyarlamalardan ayırmak için cesurca bir hamlede bulunmamış. Eğer bu kitap daha önce hiç sinemaya uyarlanmamış olsaydı bu film gayet güzel bir adaptasyon olurdu. Fakat daha önce bir çok kez uyarlanmış olduğundan insanın aklına “Tekrar uyarlamaya ne gerek vardı ki?” sorusunu getiriyor. Ve maalesef bu soruya tatmin edici bir cevap da veremiyor. Zaten daha önce bir Emma uyarlaması izlediyseniz bu filmi atlamak isteyebilirsiniz. Yine de dönem filmleri izlemeyi seviyorsanız ve eğer izlemeye karar verirseniz yukarıda belirttiğim sebepler sayesinde filmden keyif alma ihtimaliniz çok yüksek.
Sitemizdeki başka film eleştirilerine buradan ulaşabilirsiniz.